2 Ekim 2024 tarihinde Strasbourg’da düzenlenen Adalet Buluşması, insan hakları mücadelesi veren sivil toplum hareketlerinin seslerini duyurduğu önemli bir etkinlik olarak karşımıza çıktı. Bu kapsamda, barışçıl bir sivil toplum hareketi olan Peaceful Action Platform yetkilileri, Türkiye’deki ağır insan hakları ihlalleri üzerine yazdıkları mektupları Avrupa Konseyi’nin en üst düzey iki yetkilisine ve AİHM Başkanına sundular.
Avrupa Konseyi’ne Hitap
Yazılan mektuplar, Türkiye’de yaşanan yargısız infazlar ve siyasi baskılara dikkat çekiyor. Yeni görevlerine başlayan Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Michael O’Flaherty, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Alain Berset ve AİHM Başkanı Marko Bošnjak mektupların muhatapları arasında yer alıyor.
Komiser O’Flaherty için hazırlanan mektupta, 2016 darbe girişimi sonrasındaki olağanüstü hal sürecinden bu yana gerçekleşen geniş çaplı insan hakları ihlalleri vurgulanıyor. Platform üyeleri ve mağdurların, Strasbourg’da toplanarak Türkiye’deki duruma dikkat çektiği ancak gereken siyasi adımların atılmadığı belirtiliyor. Gülen Hareketi’ne mensup kişilere uygulanan baskılar, kitlesel tutuklamalar ve işkenceler detaylıca ifade ediliyor.
Avrupa Konseyi ve AİHM’e Çağrı
Konsey Genel Sekreteri Alain Berset’ye yazılan mektupta, uluslararası örgütlerin Türkiye’deki insan hakları ihlallerine karşı daha aktif bir rol üstlenmesi gerektiği vurgulanıyor. Binlerce insanın adalet taleplerini Strasbourg sokaklarında dile getirdiği, ancak Türkiye’de durumun kötüleşmeye devam ettiği ifade ediliyor.
AİHM Başkanı Marko Bošnjak için hazırlanan mektupta ise, Yalçınkaya davasına dikkat çekilerek Türkiye’nin AİHM kararlarını uygulamadığı, özellikle terörle mücadele yasalarının kötüye kullanıldığı belirtiliyor. Gülen Hareketi’ne karşı uygulanan hukuksuz eylemler, adil yargılama haklarının ihlali ve kitlesel tutuklamalar ortak bir tema olarak öne çıkıyor.
Sonuç ve Talepler
Mektupların ortak mesajı, insan hakları sicili giderek kabaran Türkiye’nin daha fazla göz ardı edilemeyeceği. Avrupa Konseyi ve AİHM’den beklenen, bu ihlallere karşı güçlü bir tepki vermeleri ve Yalçınkaya kararının diğer davalarda da uygulanarak mağdurların haklarının iade edilmesini sağlamaları.
Strasbourg’da gerçekleştirilen bu önemli buluşma, uluslararası toplumun dikkatini Türkiye’deki insan hakları ihlallerine çekmeye devam ediyor. Avrupa kurumlarının ise bu çağrılara nasıl yanıt vereceği merak konusu.